Zeynep Pelin Ataman 05 Nisan 2021 - 20:55 - 4234 Kişi Okumuş
Bugünlerde gündeme gelen Montrö Sözleşmesi’nin değerini anlamadan önce biraz dünya yakın tarihine bakmak gerekiyor.
ABD’nin yakın geçmişte Irak, Libya ve Suriye’de oyunlar kurduğu, hepimizi malumu… Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Sovyetler Birliği (SSCB)’nin çöküşünden sonra tüm dünyayı kendi emelleri doğrultusunda şekillendirmek için kolları sıvadı.
O günden bu yana ‘demokrasi götürüyorum’ kılıfı ile kendi çıkarlarına uygun, yeni bir dünya haritası çizmekte…
Pekiyi, Eski Sovyetler, yeni Rusya ABD karşısında boş durur mu?
O da eski kulağı kesiklerden… ABD yeni stratejik oyunlar kurarken, Rusya küllerinden yine bir imparatorluk inşa etmeye başlamıştı. Mesela, Sovyetlerin eski parçalarını, Ukrayna’yı ve Gürcistan’ı, NATO şemsiyesi altına girmeyi çalışsalar da, müdaheleleri ile (2008’de Gürcistan’ı; 2014’te Ukrayna’yı) sallamıştı bile.
Eski Sovyetlerin parçası bu yeni ülkeler batı eksenli çıkışlarında neye güvenmekteydiler?
ABD’ye… Ancak bu flört eski sahiplenmeci aşık Rusya’nın hoşuna gitmemekteydi… Rusya bu ülkelerin NATO’ya üyelik süreçlerini mümkün olduğunca erteleyerek, uzun süreden beri bu toprakların batı ile yakınlaşmasını engellemekte… Sovyetler’in dağılmasıyla, Ukrayna 24 Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan etmişse de, Rusya’nın Kırım topraklarında gözü olması bu bağımsızlığı çok anlamlı kılmıyordu. Kırım’ın Rusya’ya katılması sağlanmalıydı. Rusya en kansız (!) yolu seçti.
Önce Kırım’daki Ruslara bağımsız bir Kırım Cumhuriyeti ilan ettirildi. Ardından, Kırım, Mart 2014’te Rusya’ya katılma kararı aldı. Kırımlılar kendi kaderlerini kendileri tayin (!) ediyordu. Ukrayna, geçtiğimiz 25 Mart’ta, sevgilisi Kırım’ı kurtarmayı amaçlayan bir *Askeri Güvenlik Stratejisi *ortaya koydu. Böylelikle NATO üyesi olmadan NATO’ya ve ABD’ye göz kırpıyordu.
Şimdi ne olacak?
ABD, önümüzdeki Mayıs-Haziran aylarında, Doğu Avrupa ve Baltık bölgesinde Soğuk Savaş’tan beri süregelmiş en büyük tatbikatı (DEFENDER EUROPE-2021) düzenliyor. Bu tatbikatın bir bölümünde, NATO yer alıyor. Ayrıca, tatbikata NATO üyesi olmayan, ancak NATO ortağı statüsünde bulunan Bosna Hersek, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna da katılıyor.
Bu güç gösterisi ne anlama geliyor?
NATO, Ukrayna’ya destek olmak için güç kullanabilir mi? Hukuksal açıdan hayır… Ukrayna NATO üyesi olmadığı için (Barış İçin Ortaklık statüsünde) NATO, ortaklığının birinci maddesi kapsamında güç kullanamamakta… Buna rağmen ABD, Karadeniz’de ağırlığını hissettirmeye ve AB-NATO’ yu kendi yanında ve Rusya’ya karşı birleştirmeye çalışmakta…
Türkiye, Rusya-Ukrayna krizinin neresinde ?
Yakın tarihli ilişkilere bakarsak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3 Şubat 2020 Ukrayna ziyaretinde imzaladığı, Türkiye-Ukrayna arasında askeri ve ekonomik işbirliği anlaşması dikkat çekiyor. Ayrıca Ukrayna Cumhurbaşkanı da, 12 Nisan 2021 günü Türkiye’yi ziyaret edecek. Türkiye, şimdilik ABD ve NATO yönünde ağırlığını koymuş durumda…Bir taraftan da Rusya’nın doğalgazını Avrupa’ya taşımak için Türk Akımı Projesi tasarlanmakta…
ABD ne yapmaya çalışıyor ?
ABD, Ukrayna gerginliğini tırmandırıyor. Oyununu kurarken de, AB’yi Rusya karşısında ve ABD yanında konumlandırmak istiyor. Karadeniz’in önemli anahtarını ele geçirirse yani Boğazlar’ı da açarsa… Tadından yenmez ! Önündeki tek engel Montrö Boğazlar Sözleşmesi… Yoksa OK, Sergey, Ukrayna Tamam… Böylelikle Rus doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıması planlanan Türk Akımı projesi de suya düşmüş olacak. Büyük Ağabey de kendi doğal gazını Avrupa’ya satacak. Bu da işin maddi kaymağı… Bu proje başlı başına başka bir yazının konusu olabileceğinden burada sadece varlığına dikkat çekmek yeterli…
Ve çiçeği burnunda Başkan’ın heyecanı…
Montrö Sözleşmesi özetle, diplomatik olarak da, Çanakkale’yi geçilmez kılıyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 103 emekli amiral yayınladıkları bildiri ile halka bunu anlatmaya çalışsalar da, bu yazı kaleme alınırken darbeye teşebbüs’ suçlaması ile gözaltına alınmaktalar…
Şimdi çiçeği burnunda ABD Başkan’ı Biden’i düşünüyorum da… ‘Bizim çocuklar olsaydı, böyle olmazdı’ diye mi aklından geçiyordur ? Yoksa, boynuna takılan yüz üç görümlüğü ile, pardon yüz görümlüğü ile Karadeniz’de düğüne, pardon tatbikata, mi hazırlanıyordur ?
Halkımız bunu anladı mı diye soracak olursanız… Sivas topol’ı Sivas’ın bir ilçesi sanan insanların konuştuğu bir sokak röportajını hatırladım. Bence onlar da benim gibi Boğaz’ın erguvanları düşünüyorlardır. Gözlerim kapalı…
Zeynep Pelin Ataman
05.04.2021
BENZER HABERLER
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK HABERLER